Thursday, October 7, 2010

Bir Göz Kırpması ve Bir Pena...

Şimdi durup düşünüyorum... 

İlk gün Die Toten Hosen (evet, ilk gün, her şeyin başlangıcı.. 7 senedir beklediğim an). Aklımda kalanlarsa başta Kuddel ile iki kere gülüşmemiz. Bir gerçek bir DtH hayranı olan sağır kedi'ye (herkesten önce konser girişindeydi, ben anlamam) bakarak birlikte gülmemiz sonra da koca konserde tek Fenerbahçeli olduğum anlaşılınca yine de çığlık çığlığa takımımı savunmamdan çok hoşlanması ve yine beraber gülmelerimiz. Sanki salonumda eğleniyorduk. Sonra son şarkı You'll Never Walk Alone sırasında (eh liverpool hastası punk grubu başka oluyor, zaten şarkıyı Istanbul'a adadılar 2005'teki UEFA şampiyonluğu adına) Basçı Andi'nin gözlerini en ön sırada duran bana dikmesi ve son mısraları ("You'll neeeveeer waaaaalk aaalooooooone") beraber -cidden beraber- söylememiz. Ayrıca Campino'yu pipisini ellemek ve sonrasında da dürtüklemek (evet Campino'nun pipisini işaret parmağıyla dürtükledi) şeklinde taciz eden kadın da hemencecik aklıma geliyor. Ve Campino'nun Stagediving'i (sonrasında NMA konseri sırasında ister istemez iyi ki ghetto da olmamış konser dedim, zira Campino kesin o balkona çıkar oradan atlardı, yapmadığı şey değil) ve birden Bronx'taki ara oda'ya girip herkesin gözünden kaybolması -güvenlik görevlileri ve kendi korumaları da dahil bu herkese- ve neticede izdihamdan bir Türk genci tarafından kurtarılması da çok önemli, ayrıca bu Türk Genci sahneye çıkarıldı, sahneye çıkan ikinci Türk Evladı oldu ve uslu uslu şarkı söylendi ve sonra hooop en garip yerlerden kurtulup konserin devamını V.I.P. saflarında izlemeye devam etti. Eee, her kahramanlığın bir ödülü var. Ön saflarda sadece -bizim dışımızda- Almanların olması grubu önce biraz şaşırttı ama heralde arkalara gidince bizim Istanbulluları görüp aslında konseri izlemeye geldiğimizi anlamış oldular hem böylece. Eh tabi bir de Höskhür Bach vardı, the konserdeki tek sakallı adam, dikkat çekmemesi mümkün değildi; zira bütün grup sevdi onu ve bodyguard (Herr Law - konser boyunca yanımdaydı ve hiç görüş açımı kapatmadığı gibi Andi'nin basına kafamı çarpmamamı da ona borçluyum yoksa o itişip kakışma sırasında mümkün değildi) bi de portresini çekti arkadaşın. Ama resim biraz siyah çıkacak (kocaman sırıtıyorum bu cümleyi yazarken) 

Sonuçta; herifler harbiden iyi çalıyor, ayrıca "We drink, we share" mottosuyla herkese sahneden bira ve su dağıttılar eğer içmemiş olan varsa sahiden şanssız bir varlıkmış kendisi. Hatta Kuddel özel olarak bizim ekibin anırmaları karşısında bana su şişesini özel olarak emanet etti.. Eh herkes bir yudum içip yanındakine verdi. Bana bira denk gelmedi ama Campino bol bol dağıttı. Dediğim gibi sanki salonumuzdaydı parti, sanki kırk senedir tanıyodum adamları.

Ve tekrar düşünüyorum...

New Model Army konserinde yine biz vardık ertesi gün ve yine en öndeydik. Bu sefer bütün seyirciler esmerdi ama, Höskhür Bach çok yabancılık çekmedi(:D). Aklıma ilk gelen şey Justin Sullivan. Tam karşımda duruyordu ve voodoo büyücüsü gibiydi, ayin yönetiyormuş gibiydi ve beni benden aldı, korkutucuydu da... Sonra Marshall abimiz geliyor aklıma... Herkesle teker teker göz teması kuruyor gibiydi ama Green and Grey çalarken beraber şarkı söylediğimizi hatırlıyorum. Ne zaman göz teması kursak hemen gözlerini kocaman açıp sırıtıyordu. Ayrıca Höskhür Bach ile aralarında özel bir ilişki vardı, biz de onu böyle mülayim bir çizer arkadaşımız sanırdık, şeytanın ikinci dereceden kuzeniymiş meğerse... Ama en çok Ocean Rising'i düşünüyorum. Ve Karanlık kadar güçlü bir şey yok. Ocean Rising...rising... dedi dedi hepimiz güzelim mavi ışık altında okyanus sandık kendimizi ve birden sahne karardı, üzerimizde mavi ışıklar vardı sanırım-çok net hatırlamıyorum, ciddi anlamda o an kendimi kaybetmiştim. Söylenecek başka söz bulamıyorum, sadece NMA gerçekten ve gerçekten çok etkileyiciydi. Sadece DtH'nin seyircisini tercih ederim, dedim ya herifler bencil değil. NMA konserindeki bazıları sahneden su verilseydi içer, içemediklerini üzerlerine boca ederlerdi, kimseye de koklatmazlardı kırk yıllık dostu değilse. Neyse sanırım tek bir negatif yan olarak bunu gösterebilirim ama o kadar harika bir konserdi ki lafı bile olmaz aslında bunların. Dedikodu malzemesi işte.

Ha bu arada Justin Sullivan'ın penasını kaptım, konser sonrası imzalanmış NMA damgalı baget kapmak kadar olmasın (kimden bahsettiğim bellidir heralde, o da şeytan'ın kuzenini zaten, bala bak -evet Sarı, senden bahsediyorum.) harika bir ödül oldu benim için. Ayrıca Setlist de attık cebe gelirken. Sahnede ne kullandılarsa aldık yani... :D (Yine aklıma geliyor ama konser sonrası alana geri geldiğinde Campino bana göz kırptı demiş miydim? -tamam biliyorum, sustum)

Çok eğlendim. Her gün DtH ardından NMA konserine giderim! 

No comments: