Showing posts with label By Saya. Show all posts
Showing posts with label By Saya. Show all posts

Saturday, July 30, 2011

Saya's Eye

Fotoğraf blogumu biraz güncelledim. yeni halinden fena halde memnunum. 

 


 


Thursday, August 19, 2010

...sorry


I can look back at my wounds
or I can forget about them
Little things can make a hole in me,
I would look black, golden and silver 

I could drink some red
though I always drink black
I could smell the sun
But I smell the brown

I can walk
It may hurt
And I can leave my traces
Green and red
and a little piece of me

I can wait or run
all the same...
There may be chances that I lose
while I try to find something
New.

I may know where I am
I am maybe lost
The answers are there
But I won't look at them
Grey, white or black
And I say "No"

I tried so long, to make better mistakes
I always took something to give

I am coward or brave
Or maybe I'm just a whisper
And I always think
that the scarlett is the redness of a scar

I maybe slow while I am running fast
I can be a roar but an empty sound


In the end
I can just look at you
I can be white and black
and always have a red in me

I can be an empty glass
though I may burn
And I can love the water
while I'm becoming fire


I can believe that it is
only unnecessary,
But I enjoy
just to be able to say...

Saya Valentine
"Valiente"

Thursday, July 29, 2010

Repetition

I have one, you know
          So deep, I know
grey and ice lakes
          but I let it
I live instead


But you
      you make me
      you make me bring
      bring the cold
      cold and grey
      grey ice lakes back.

Saya Valentine
"Valiente"

Friday, April 30, 2010

Sleepless Night in Tartu

shoes forsaken - drunks and waiters
bridge of sex
gas station coffee and waiting


and don't forget 
the infamous perversion that people remember

leave again as you came
but keep your fingers warm

Geri Dönmek Üzerine

1. Bembeyaz yolda yürüyorum. Ayaklarımın karda çıkardığı seslerle bir ritm oluşturmaya çalışıyorum. Yürüyüş müziğim, ısınma ayinim...

2. Aynada yüzüm bembeyaz. Saçlarım ıslak, olduklarından daha siyah görünüyorlar. Dudaklarım mosmor, gözlerim iki boncuk gibi; donuk, hayatsız bir parıltıyla parlıyorlar.

3. Yemek yiyorum. Her lokma mideme oturuyor, çakıl taşları yiyorum.

4. Çalışmam lazım, yapılacak çok şey var. Umursamıyorum ve unutmaya odaklanıyorum. Zihnimde bir hikaye var ve onu yaşıyorum.

5. Her harfi bir gölge oluşturuyor. Bir iğnenin gölgesi beyazın üzerindeki siyah lekelere dönüşüyor. okuduğum bir hikayeyi düşünüyorum. Aklıma "kir"ler geliyor.

6. Bir noktadan sonra uyuşukluk başlıyor. Bir şeyler üzerime biniyor. Her otobüs yolculuğu, zor ve dışarısından daha soğuk. Evime geliyorum, ama ona ulaşamıyorum. Eve gitmeyi reddediyorum. Yolculuk.Bir tapınma benim için: ben yola tapıyorum.

7. Kendimi çok kolay utandırabiliyorum. Utanç unutulabilecek bir his değil, bir tür ayna-vicdan. Neysem, oyum. Böylesi daha kolay. Ödenecek bedel daha ağır ama özgürlük asla kolay değildir.

8. Özgürlük dedim. Herkes kendi anlamını katıyor ona. Unutmamak lazım, gerçekten özgürlük olsaydı asla tanımı yapılmazdı. Özgürlük var olsaydı, kelime olmazdı.

9. Sayısız düşünceler ve asıl istediğimi ben bile bilmiyorum beklentilerimi sunarken. Benim için var olan şeyler basit: istemek ya da istememek, mutlu olmak ya da olmamak.

10. İnanıyorum ve inandıklarımın kişiselliğine inanıyorum. İnanma kapasitem cesaret edebilme düzeyimden daha yüksek.

11. Cesaret ve aşk en güçlü iki söz. Aşk değişken, akıcı. Birine duyduğun aşk güçlenirken diğeri solmaya başlıyor. Cesaret, sabit bir kaya gibi, kararlı.

12. Akışkanlığımı tanıyorum. Ölümcül ve durdurulamaz.

13. O ismi biliyorum. Hayalden de güçlü olan şeyleri tanıyorum. Ulaşamadığım, ulaşma gereksinimim.

14. Yorgunluk çöküyor üstüme, yere uzanıyorum. Garip, düzenli ve çirkin bir sesi dinliyorum. Üzerine halkalar çizen, devamlı, düzensiz bir ses ekleniyor. Sessizlik uzakta ve imkansız.

15. Ormanda yalnız kalmak, toprağın kokusu, sert bir yatakta-toprakta uyumak. Bütün böcekler ve geri kalan her şey. Soldan yükselen güneş. Yaz.


Sunday, September 27, 2009


I ate the apple!
And it was delicious.
I ate the wisdom of God!
I ate all the sins that you can imagine.
It was juicy, it was crispy, it was tasty.
I gave mortality to human kind, I gave a reason to live.
Yes, I ate the apple, and it was delicious!
I ate the apple, never felt regret!
I ate it, I drank it, I washed myself in its juice.

Yes, I am the reason.
I am the mother of reasons!
The reason you die.
The reason you live.
The reason that you suffer.
The reason that you hate.
The reason that you feel.


Wednesday, December 12, 2007

Karga







26 Ekim 2007 - Karga'nın 11. yaş gününde çektiğim fotoğraflar. Bilgisayar'ın bozulması yayınlanmalarını geciktirmiş olsa da engelleyemezdi. =) Gece Bahadır'ın müzikleri ve atmosferin bağlayıcı gücü sayesinde akıllardan çıkmayacak.